Bismillahirrahmanirrahim
Bizi yoktan var eden ve bize bir bayram sevinci daha lütfeden yüce rabbimize sonsuz hamd-u senalar olsun. Hz. İbrahim’in sadakatini, Hz. İsmail’in teslimiyetini ebedi bir bayrama dönüştüren peygamber efendimize salat ve selam olsun. İslam’ın şeairinden olan bayram namazını eda etmek için burada toplanan aziz kardeşlerim, bayramınız mübarek olsun.
Yüce rabbimiz ayeti kerimede şöyle buyuruyor; Kurbanların ne etleri, nede kanları Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşan yalnızca takvanızdır.
Peygamber efendimiz hadisi şerifte şöyle buyuruyor; Ademoğlu kurban bayramı günlerinde Allah katında kurbandan daha hayırlı bir amel işlemiş olmaz.
Bu hayırlı amelin gerçekleşmesi için kestiğin hayvanın büyüklüğü, dağıttığın etin çokluğu önemli değildir. Allah katında kurban ibadetinin kabulü Takva iledir.
Takva ne demektir?
Adem aleyhisselamın oğulları Habil ve Kabil Allah için kurban kesti. Allah Habil’in kurbanını kabul etti. Çünkü Allah takva sahibinin kurbanını kabul eder.
Takva, Allah’tan çok korkmaktır.
Takva, en çok ölümü düşünmektir.
Takva, yalan söylememektir.
Takva, çalmamaktır.
Takva, çaldırmamaktır.
Takva, zalimin karşısında dik durmaktır.
Takva, zalime meyletmemektir.
Takva, Allah yolunda ölmeyi ve öldürmeyi göze almaktır.
Takva, Allah yolunda sizin bilmeyipte Allah’ın bildiği düşmanlara karşı hazırlık yapmaktır.
Takva, gereği üzere namaz kılmaktır.
Takva, kıldığı namazın kötülüklerden alıkoymasıdır.
Takva, Allah’ın emriyle hükmetmektir.
Takva, anaya babaya üf dememektir.
Takva, kendinde olanın komşusunda da olmasını arzulamaktır.
Takva, aldatmayan ve aldanmayan demektir.
Takva, kıskançlık ve hasedin olmaması demektir.
İşte bu özellikler kime varsa o Takva sahibidir ve Allah onun kurbanını kabul eder. Bunları bilecek olan yine kendimiziz. Biz bu özellikleri taşıyor muyuz? Zira nefsini bilen Allah’ı bilir.
Bayramlarımız hep biraz mahzun hep biraz acıklı, şöyle haritayı elimize alıp baktığımızda gül kokan medeniyet coğrafyamız ölüm kokuyor. Çocuklarımız, kadınlarımız çoğu İslam beldesinde öldürülüyor, tecavüze uğruyor. İstanbul’un kardeşi Halep sokakları adeta açık hava cenaze evine dönmüş durumda. Bursa’nın kardeşi Prizen’in camilerinin karşısını meyhaneleri işgal etmiş, kızları sırp gençlerine peşkeş çekilmiş durumda. Kızıl ve kahpe Çin’in altında ezilen Türkistan’dan geriye ‘’Güzel Türkistan sana ne oldu, seher vakti kuşlar ötmez oldu’’ ağıtı kaldı. Irak, Filistin, Afrika’nın kara bahtlı sömürülen kara çocukları kendi bağında yetişen meyveleri yemeye çekinirken, bizim bu bayramda ne kadar sevinmeye hakkımız var. Unutmayın kardeşlerim İstanbul’daki bir Türk hapşırsa Nepal’de Müslüman nezle olur.
Allah’ın izni ve inayetiyle Hazreti Mehdi komutasında gönül medeniyetimizin her beldesi tekrar huzura kavuşacaktır. Bize düşen sabırla bu uğurda çalışmaktır. Duam odur ki; bu sancağın bir an evvel göklere çekilmesi ve alemi İslam’ın bu sancağın altında birleşmesidir. Ve niyaz ederim bu bayram o kutlu gün gelene kadar ki son bayram olsun.
BAYRAMIMIZ MUBAREK OLSUN İYİ BAYRAMLAR....
“Büyüklerin ellerinden
Küçüklerin gözlerinden
İmam Ali’nin Zülfikar’ından
Suriye’nin toprağından
Bosna’nın bayrağından
Ebu Zer in yalnızlığından
Bilal-i Habeşi’nin ilk ezanından
Tarık bin Ziyad’ın kılıcından
Filistinli Cafer’in haykırışından
Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…
İyi bayramlar meleklerin şehri Gazze.
İyi bayramlar acının ve ölümün başkenti Halep
İyi bayramlar Osman Baturun Türkistanlı yiğitleri.
İyi bayramlar utancımız, açlığımız Afrika.
İyi bayramlar Ömer Muhtar’ın soylu çocukları.
İyi bayramlar acının, ölümün başkenti Hama.
İyi bayramlar Recep Onbaşı, Salih uzman, Er Mehmet.
İyi bayramlar kırılganlıklar, üzüntüler
İyi bayramlar ey Hüzün…”
***
